Teröristbaşı Fetullah Gülen'in "yeniden diriliş" şifresi, Yusuf Suresi açıklaması kitabı, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir ve bazı kritik FETÖ'cü isimlerin beraatları, Danıştay'ın FETÖ zanlısı hakim ve savcılarla ilgili kararı... FETÖ konusunda hassasiyeti olan herkeste bir anda alarm zilleri çalmaya başladı. Çünkü bu kadar tesadüf bir anda yaşanmazdı. Peki gerçekte neler oluyor?

Ali Fuat Duatepe yazıyor

Kim ne derse desin kamuoyunda "FETÖ ile mücadele artık savsaklanıyor" gibi bir algı oluştu. Kamuoyu önünde olan Metin Külünk, Cihat Yaycı gibi isimler devamlı uyarılarda bulunuyor ama bazı yargı kararları sonrası bu kanaat iyice pekişiyor. ByLock etrafında yürütülen tartışmalar, bazı kritik isimlere verilen takipsizlik ve beraat kararları mücadele edenlerin bile şevkini kıracak derecede. Hal böyle olunca normal vatandaşın kafasında şüpheler oluşuyor.

Rüya ve ezoterik yaklaşımlar

Bir yandan liderlik kavgasının yaşandığı Fetullahçı Terör Örgütü'nde diğer yanda örgütü diri tutma mücadelesi veriliyor. Yurt dışına kaçırma operasyonları yapılıyor, himmet toplanıyor, gaybubet evleri ve ışık evleri aktif halde tutlup büyütülüyor. Seçim dönemi olması nedeniyle partilere sızma faaliyetlerine hız veriliyor. Her zaman olduğu gibi rüyalar ve şifreli mesajlar vasıtasıyla tabana umut pompalanıyor. Örgütün şimdiye kadar yürüttüğü en büyük proje Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle genel afla kurtuluş idi. O olmayınca şimdi Hz. Yusuf Aleyhisselam'ın hayatından örnekler verip 7. yılın sonunda çilenin biteceği mesajı veriliyor. Muhtemelen yıl sonuna kadar bu mesaj işlenecek. Son yaşanan olaylar hep bu kehanetin tezahürü olarak gösteriliyor.

Metin Külünk'ten ilginç tespitler

AK Parti eski milletvekili Metin Külünk sosyal medya hesabından, "Sokak siyasete neden güvenmiyor, neden uzaklaşıyor?" başlıklı dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Külünk, "Sosyal ve siyasal hareketlerin temel çıkış noktalarında dikkat edilmesi gereken başlıklardan birisi de, Hareketin kişisel şans çarklarının dönüş hızını kendi lehine hızlandıracak,kendisi için şöhrete, kendisi için güce ulaştıracağı ümidiyle yapılara dahil olan macera perestler, şöhret perestler, kariyer perestler, karunistler şüphesiz bir gerçektir" vurgusu yaptı. Paylaşımın devamında Külünk, "Buna karşılık kişisel çıkar peşinde olmayan davasına müstesna inanmış kişilerde hareketlerde vardırlar. Aslında sarkaç ikisinin arasında gider ve gelir. Kişisel beklentilerini aşmış aşkın insanlar topluluğu bir harekette ne kadar güçlü ise o hareketin sıradanlaşması da o kadar gecikir" diyerek yaşananlara bir başka açıdan bakıyor.

Ve uyarı cümlesi geliyor

Külünk paylaşımında ayrıca, "Eğer kendi çıkar ve beklenti hırs hesap çarklarının dönüşünü merkeze koymuş modeller bir hareketin içersinde çok etkin ise açık yüreklilikle ifade edelim ki o hareketin amacı kaybolmuştur. Net olan şudur; bir hareket makam ve güç üzerinden ve mevkiler üzerinden hareket ederek bireyleri bu başlıklar ile harekete dahil ediyorsa unutmayalım ki tarih nice az sayıdaki inanmış aşkın insanlar sayesinde bütün hareketlerin başarılı olduğunu yazar" diyerek tartışmaya yeni boyut katıyor.

2011 yılından başlayan süreç

FETÖ yapılanması üzerindeki incelemeler arttıkça Türkiye'deki siyasal ve sosyal alanda provokatif eylemler içinde açıkça yer aldıkları görülüyor. Örgüt 1990'lı yıllardan itibaren toplumu etkileyen her olayın ya planlayıcısı ya da aktörüdür. Hükümetlerin yıkılması dahil birçok olayda aktif rol oynamışlardır. Bilinen ilk kanlı eylemleri Necip Hablemitoğlu suikastidir. 7 Şubat 2011 MİT krizi sonrası aktif mücadele için düğmeye basılmıştır. Örgüt bu hamlelere 17/25 Aralık "Hukuk Darbesi", 15 Temmuz "Askeri Cunta Kalkışması" ile hem siyasal iktidara hem de devlete savaş ilan ederek karşılık vermiştir.

2011 yılında bireysel bazda başlayan FETÖ ile mücadele 17/25  Aralık sonrası nisbeten örgütlü hale gelmiş 15 Temmuz sonrası ise sistematik olmuştur. Bugün alana baktığımızda FETÖ ile silahlı mücadeleye girenlerin çoğu pasif durumdadır. Bir çoğunu yakından tanıdığım yargı, asker, polis, istihbarat teşkilatı mensupları aktif görevlerden herhangi bir neden olmaksızın uzaklaştırılmıştır. Zaman içinde kirlenenler elbette oldu. Gücü paraya tahvil edenler ortaya çıktı. Zaten bunları herkes biliyor. Büyük bilgi birikimine sahip insanların uzaklaştırılması nedeniyle mücadele hem hız kaybetti hem de bir sürü kritik isim ve dosya çözümsüz kaldı.

Gelinen noktada yaşananlar

Bazı isimler dışarıya çıkmış olsalar bile küçük dokunuşlarla hala FETÖ ile mücadeleye katkı sunmaya devam ediyor. Bu noktada Metin Külünk'ün paylaşımının sonunu aktarıyorum: Bugün bütün siyasal hareketlerinin temel problemi kariyer, güç çıkar odaklı hareket eden ve de üzerlerindeki liyakat ve ehliyet tartışmaları hiç bitmeyen profillerin çürütücü tavır ve davranışlarıdır. Başarılı yapıları öyle kuşatırlar ki; başlangıçdaki o büyük idealler ve o ideallere inanmışlığın verdiği heyecan umut ve güvenle hareket eden kadrolar yani idealistler gün gelir hareketi tanıyamayacak hale gelirler ve uzaklaşırlar. Çürümüşlüğü ızdırap çekerek izlerler!

Son uyarılar

Kuşatılmışlık bir yapının en büyük sorunudur. Sizi uyaran insanlardan uzaklaşıp kulağınızı tıkarsanız kuşatmanın hızı artar ve siz sadece size söylenenlere itibar edersiniz. Hatta manipüle edilecek noktaya gelirsiniz. Bilgi, birikim ve tecrübe bu noktada en büyük dayanaktır. Geldiğimiz noktada FETÖnün bilinçli bir şekilde tüm devlet kurumlarını itibarsızlaştırdığını görmemiz gerekir. Israrla vurguladıkları şey; Yaşananların bir Erdoğan-cemaat kavgası olduğu şeklindedir. Ama gerçeği bilenler bunun böyle olmadığını açık yüreklilikle söyleyebilir. FETÖnün amacı her ne kadar sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi gösterilmeye çalışılsa da nihai amaç normal insanlara yaşama şansının verilmediği bir devlet yapısıdır. Tüm soruları niye çaldılar? Hakim savcılık sınavına gire genç kızı kısa etek giyiyor diye intihara sürüklemediler mi? Bunları ne çabuk unutuyoruz. Onlardan olmayanın yaşama şansı olmadığı bir düzen için çalışıyorlar.

Külünk benimle benzer görüşlerini ise şöyle ifade etmiş: Şimdi soruyoruz yargıdaki bu gelişmeler karşısında siyasetin etkin unsurlarının şayet tedbir almazsa konunun gittiği yer belli iken dönüpte tarihe, bakmayacaklar mı? Yoksa bir el işbirliği içersinde Sayın Erdoğan’a çekilecek daha büyük operasyonun önünü açmak mı istiyor? Unutulmasın hedef doğrudan millet ve devlet ve Cumhuriyet Ve de Cumhuriyet meselesidir.

Mesele Sayın CB Erdoğan’ın tek başına tasfiyesi değildir. Mesele PKK ve  FETÖ üzerinden Anadolu topraklarının paramparça edilerek kadim milletimizi devletsiz bırakmaktır. Üzülerek ifade ediyorum ki; Sayın Erdoğan’ın ardında gidenlerin içerisindekilerin bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek bu kirli hedefe hizmet etmektedir. Biz tarihe not düşelim