ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

Mirasımız Kudüs Derneği, ARGETUS araştırma şirketi ile Türkiye genelinde ‘Kudüs Algısı Araştırması’ gerçekleştirdi. Halkın Kudüs’e olan bakış açısının, toplumun Kudüs ile ilgili bilgisinin ve duygusal bağın belirlendiği anket çalışmasının sonuçları düzenlenen toplantısında açıklandı. Fatih’te düzenlen toplantıda sonuçları Mirasımız Kudüs Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın ve Prof. Dr. Zekeriya Kurşun açıkladı.

“Milletimiz Kudüs’ü unutmadı, Kudüs’e sahip çıkıyor”

Programın açılış konuşmasını yapan Mirasımız Kudüs Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Kudüs için yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Demirci şunları söyledi:

Unknown-5

“Halkımızın büyük bir bölümü araştırma esnasında Kudüs’e gitmek istediğini ifade ederek oraya olan özlemlerini dile getirmiş. Bu araştırma bize gösteriyor ki; milletimiz bunca manipülasyona rağmen Kudüs’e sahip çıkıyor ve sahip çıkmaya da devam edecek. Yapılan çalışmalar meyvesini veriyor. Çalışmalarımız belki yeterli değil ama ümitvarız. O mübarek toprakları bizden koparmak için yapılan büyük uluslararası organizasyonlara rağmen alicenap milletimiz aslını unutmayarak Kudüs’ü savunduğunu bir kez daha verilerle ortaya koymaktadır."

1933 katılımcıyla yapıldı

Hazırlanan raporda yer alan verileri Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın açıkladı. 26 ilde yaşayan 18-65 yaş arasındaki 1933 katılımcı ile tabakalı örneklem kullanılarak görüşmeler gerçekleştirilerek hazırlanan ve Ekim 2024’te tamamlanan araştırmada, katılımcıların Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki farkındalık ve bilgi düzeyleri, toplumsal algı ve tutumları gibi çeşitli konular üzerinde duruldu. Raporda öne çıkan veriler şu şekilde:

Toplumsal Algı ve Tutum

Araştırmaya katılanların çoğunluğu, Kudüs'ün dini ve kültürel önemine dair farkındalık sergilemektedir. Katılımcıların %43,4'ü Kudüs'ü kutsal bir yer olarak tanımlarken, %45,0’ı barışın sağlanmasının Kudüs için öncelikli olduğunu düşünmekte. 

Katılımcıların büyük kısmı, Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili gelişmeleri takip etmenin kendilerini üzgün ve çaresiz hissettirdiğini (%54,4) ifade etti. Ayrıca, katılımcıların %70,3’ü Kudüs'ü henüz ziyaret etmediğini fakat gitmek istediğini belirtti. Kudüs'ü ziyaret edenlerin %100,0’ı Kıble Mescidi'ni ziyaret etmiş olup, %51,7’si manevi bir atmosfer ve duygusal yoğunluk hissettiğini aktardı.

Bilinç ve Farkındalık

Araştırmada, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın İslam tarihi açısından önemine dair bilgi düzeyi incelenmiştir. Katılımcıların %41,2’si orta düzeyde bilgiye sahip olduğunu belirtmiş, %31,5’i ise az bilgiye sahip olduğunu ifade etmiştir. Kudüs denildiğinde, katılımcıların akıllarına ilk olarak savaş (%14,7), kutsal topraklar (%12,0) ve soykırım/katliam (%11,6) gibi kavramlar gelmektedir. Mescid-i Aksa denilince ise katılımcıların %21,6'sı ilk kıble olarak tanımlamış, %13,1’i soykırım/katliam ve %12,4’ü kutsal topraklar olarak düşünmüştür. Bu veriler, katılımcıların Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya dair farkındalıklarının genel anlamda sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır.

Bilgi ve İletişim Kaynakları

Katılımcılar, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın tarihsel önemi hakkında bilgi edinmek için çoğunlukla internet (%41,3) ve yazılı/görsel medyayı (%35,9) tercih etmektedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa hakkında gelişmeleri takip ettikleri ana mecra televizyon olup, %77,1 oranında bu kaynağı kullandıklarını belirtmişlerdir. Diğer yandan, sosyal medya ve WhatsApp grupları (%50,8) da bilgi ediniminde önemli bir yere sahiptir. Bu sonuçlar, televizyonun hala en yaygın bilgi kaynağı olduğunu, ancak dijital platformların da gün geçtikçe artan bir öneme sahip olduğunu göstermektedir.

Politika ve Strateji Geliştirme Beklentileri

Katılımcıların büyük kısmı, Türkiye’nin Kudüs konusunda daha aktif bir rol alması gerektiğini düşünmektedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik koruma ve destek adımları arasında dini özgürlüklerin korunması en önemli husus olarak öne çıkmaktadır (%44,0). Türkiye’nin ve diğer İslam ülkelerinin barış sürecine daha fazla dahil olmaları ve Kudüs’e yönelik stratejik politikalar geliştirmeleri gerektiği yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır.

Gc P9Pv3 Xw A A1 V X

Toplum İçi Diyalog ve İşbirliği

Katılımcılar, Kudüs ve Mescid-i Aksa ile Türkiye toplumu arasındaki iş birliğini güçlendirmek için kamu bilgilendirme kampanyalarının ve diyalog oturumlarının önemini vurgulamaktadır. Katılımcıların %58,6’sı, kamuoyu bilgilendirme kampanyalarının düzenlenmesini önermektedir. Çevrimiçi platformlar ve sosyal medya gruplarının bu konuda bilgilendirme ve toplumsal diyalog ortamı yaratmada etkili olacağı düşünülmektedir.

Enformasyon akışı, televizyon ve internet üzerinden

Araştırmadan çıkan genel sonuçlar ve tespitler ise şu şekilde ifade edildi:

Kudüs ve Mescid-i Aksa mevcut durumda Türkiye’de iki açıdan birbirini tamamlayan anlamlara sahiptir. Öncelikle hem Kudüs hem de Mescid-i Aksa kutsiyetle ilgili çağrışıma sahiptir. Bu mekanların toplumun dini ve manevi dünyasında bir karşılığı olduğu net bir şekilde tespit edilmiştir. Ancak Filistin Meselesi’ne bağlı olarak işgal ve tehlike altında yerler oldukları konusunda da bir kabul vardır. Bu iki kabulün hassas bir anlam dünyasını yansıttığını söylemek mümkündür. 

Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda dini ve manevi hassasiyet ve işgalin ürettiği trajedi kabul edilse bile genel olarak toplumun her kesiminin az ya da orta düzeyde bilgi sahibi olduğu araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biridir. Burada gerek dini gerekse işgale bağlı insani trajedi bir hassasiyet oluştursa da Kudüs konusunda bilgilenme ihtiyacının var olduğu tespit edilmiştir. 

Kudüs konusundaki enformasyon akışı, daha çok televizyon ve internet üzerinden sağlanmaktadır. Bu enformasyonun daha çok güncel olayların aktarımı olduğu tahmin edilebilir. Bir Kudüs farkındalığının oluşturulabilmesi için bu kitle iletişim ve internet araçlarının yanında dini ve tarihi hafıza oluşturucu daha kalıcı bilgiler üretme yollarına başvurulması da bir ihtiyaç olarak tespit edilmiştir.

Eğitim ve yaş değişkenleri kendi gruplarında Kudüs farkındalığında bazı konularda anlamlı farklılaşmalara kaynaklık etmektedir. Eğitim düzeyi arttıkça Kudüs konusunda daha fazla bilgiye sahip olanların arttığı görülmüştür. Genç yaş grubunun Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda daha yoğun bir şekilde ilgilenilmesi gereken bir kesim olduğu da araştırma bulgularına yansımıştır.

Geri dönmek için binlerce başvuru var: “Suriyeliler’in %60’ı geri döner” Geri dönmek için binlerce başvuru var: “Suriyeliler’in %60’ı geri döner”

Kudüs’ün işgal altındaki durumu konusunda genel yargılar ve güncel enformasyon kaynaklarından edinilenler bakış açılarına etki etmektedir. Bu sorulara verilen cevaplar, Kudüs’e dair hassasiyeti yansıtmakla birlikte farkındalığın sınırlarını da ortaya koymaktadır. 

Türkiye ve Müslüman ülkeler

Kudüs ve Filistin meselesinde Türkiye de dahil olmak üzere Müslüman ülkelerin daha fazla barış sürecine dahil olmaları ve inisiyatif almaları vurgulanmıştır. Burada da dini ve manevi hassasiyetlerin etkisi söz konusudur. 

Kudüs’ü ziyaret edenlerin neredeyse tamamı olumlu bir etki yaşadıklarını, Kudüs’e gitmeyenlerin çoğu da gitmek istediklerini belirtmişlerdir. Yakın zamanda ziyaret etmek isteyenlerin oranı düşük seviyede çıkmıştır. Bu oranın düşük çıkmasında bölgenin güvenlik sorunları yaşamasının öncelikle etkisi olduğu tahmin edilebilir. Kudüs’ü ziyaret etmek isteyenlerin çoğunun dini ve manevi sebeplere vurgu yapması araştırmanın genel bulguları açısından tutarlı bir sonuçtur.

Araştırma, bilgiden çok kültürel ve dini aidiyete bağlı hassasiyetlerin Kudüs’e değer atfedilmesi noktasında belirleyici olduğunu göstermektedir. Enformasyon ya da malumat düzeyinde kalan hassasiyetin bilgilenme düzeyine çıkması, atfedilen değere yüklenen anlamın da güçlenmesine sebep olabilir. Bu nedenle bu araştırma, Türkiye’de Kudüs ve Mescid-i Aksa konularında bilgilenme ve farkındalığın güçlendirilmesi ihtiyaçlarını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Başka bir deyişle Kudüs, çoğunluk tarafından benimsenen ve bilgi düzeyi düşük olsa bile sahiplenilen bir miras olarak kabul edilmektedir.

“Kudüs: Dünyanın en önemli yeri”

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, verilerin açıklanmasının ardından yaptığı değerlendirmede Kudüs’ün dünyanın en önemli yeri olarak tescillendiğini vurguladı. Prof. Dr. Kurşun şunları söyledi: “Kudüs dediğimiz zaman ne bir turizm destinasyonu, ne bir ticari güzergah, ne stratejik bir mevki veya modern ifadesiyle jeopolitik değeri olmayan bir yer değildir. Buna rağmen dünyanın en önemli yeri olarak tescil edilmiştir. Anketin sonuçlarına baktığımız zaman dünyanın en önemli yeri hususu çıkıyor ama büyük ölçüde hassasiyetler yani ankete girenlerin hassasiyetleri mevcut durumdur. Belki de 1.Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan 1948’den sonra yeni bir hal alan ama ağırlıklı olarak 1967’den sonra meydana gelen yeni durum ve özellikle 7 Ekim’den sonra başlamış olan AKSA Tufanı Harekatı akabinde savaş algısının, bu bahsettiğimiz dünyanın en önemli olduğu mekanı fikrini uyandırsa da bu fikir yeni değildir” şeklinde konuştu.

Kudüs algısında İsrail’le ticaret etkisi

Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın, Samimi Haber’in sorusu üzerine İsrail’le son döneme kadar ticaretin devam etmesi ve Filistin Devlet Başkanının Uygur meselesi hakkındaki görüşlerinin Filistin meselesine etkileriyle ilgili de şunları söyledi:

“Anketlerdeki bazı bölümlere baktığımızda Türkiye odaklı verilerde ‘fikrim yok’ seçeneğinin biraz artması kafa karışıklığıyla ilgili. Kamuoyunun ya iyi bilgilendirilmemesi ya her şeyin çok berrak olmamasıyla ilgili bazı problemlerin oluştuğunu takip edebiliyoruz. Bu Kudüs’e de yansıyor. Kudüs çok başka bir bağlam gibi gözükebilir ama sonuçta araştırmada Filistin’den ayrı bir Kudüs anlayışı algısı da yok. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bizatihi Hamas’la da farklı fikirlere sahip olması ve şu andaki Gazze meselesinde itham edilen birisi olduğunu göz önünde tutmak gerekiyor. Ama tabiki  bu tür detaylara halkımızın çok büyük bir kesiminin vakıf olabilmesi mümkün değil. Uygurların ve Filistinlilerin yaşadıkları trajedidir. Türk ve Müslüman olan herkesi rahatsız etmesi gereken şeylerdir. O nedenle oradaki belirsizliği ortadan kaldırmak konusunda bence hem siyasetçilere hem de kanaat önderlerine daha fazla rol düşürüyor.

Editör: Ercan Küçük