ARZU ERDOĞRAL / HABER MERKEZİ

Geçtiğimiz Temmuz ayının 23’ünde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilginç bir suç duyurusunda bulunuldu. Başvuruyu yapan, HAK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı Enerji İşçileri Sendikası, suçlanan ise bizzat HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan olunca, işin boyutu bambaşka bir hal aldı.

Enerji İşçileri Sendikası’nın suç duyurusunda Arslan, sendikaların içini boşaltmak için örgüt kurmak başta olmak üzere cebir, tehdit, sendikal hakların kullanılmasını engellemek, bir yasa tasarısını destekleme karşılığında rakip sendikaya hatır sözü verdiği için üyelik başvurusunu sürüncemede bırakma gibi yasa dışı eylemlerde bulunmakla suçlandı. 

Suç duyurusunda bulundu, HAK-İŞ’ten ihraç edildi

Enerji İşçileri Sendikası, yaptığı bu suç duyurusundan yaklaşık 2 ay sonra, 23 Eylül 2024’de HAK-İŞ Konfederasyonu’ndan 2 yıl süreyle ihraç edildi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’a yöneltilen suçlamalar arasında güveni kötüye kullanma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, cebir, tehdit, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi, sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi, özel belgede sahtecilik, özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama gibi eylemler bulunuyor. 

Çin, Suriye denklemine dahil olmaya hazırlanıyor: "Ulusal güvenliği ve istikrarı korumanıza destek olacağız" Çin, Suriye denklemine dahil olmaya hazırlanıyor: "Ulusal güvenliği ve istikrarı korumanıza destek olacağız"

Sendikaların bağımsızlığını ihlal ettiği ve yönetimlerini ele geçirmeye çalıştığı iddiaların yer aldığı suç duyurusunda, Arslan’a yönelik birçok suçlamada bulunuluyor.

“Örgüt kurdu… Sendikaların kasasını boşalttı!”

Suç duyurusunda, Arslan’ın 2011 yılında HAK-İŞ’in başına geçtiği tarihten itibaren, görevinin ve elde etmiş olduğu pozisyonun nüfuzunu, politik ve bürokratik gücünü, sendikaları ele geçirmek, mali olanaklarını istismar etmek ve kasalarını kasalarını boşaltmak amacıyla kullandığı iddia ediliyor. Savcılığa yapılan başvuruda daha da ileri gidilerek; “…bu amaç doğrultusunda emellerine ulaşabilmek için örgüt kurmuş ve bu örgütün faaliyetlerine emir ve talimatlarıyla yön vermiş ve vermeye devam etmektedir” deniliyor.

Önce rakip sendika kurdurdu, sonra ihraç etti

Arslan’ın, örgüte bağlılık gösteren ve yönlendirebildiği kimseleri konfederasyonun ve üye sendikaların yönetimlerine getirdiği, bunu yaparak hem üye sendikaların kasalarını boşalttığı hem de iktidarını sürdürdüğü belirtilen suç duyurusunda, Enerji İşçileri Sendikası’na bir rakip sendika kurdurduğu da şöyle anlatılıyor: “Şüpheli Mahmut ARSLAN ve örgütünün bu faaliyetleriyle ilgili onlarca örnek vermek mümkündür. HAK-İŞ Konfederasyonu üyesi bulunan Öz-İş Sendikası'nı tahakkümü altına alamayan Mahmut ARSLAN, konfederasyon bünyesinde Öz-İş Sendikası'na rakip bir sendika olan Öz Güven-Sen Sendikası'nı kurdurtmuş, Mahmut ARSLAN'ın kendi sendikası olan Hizmet-İş Sendikası Ankara 5. Nolu Şube Başkanı olan Ömer YILMAZ'ı Öz Güven-Sen Sendikası'nın genel başkanlığına getirtmiştir. Politik ve bürokratik gücünü kullanarak Öz-İş Sendikası üyelerinin baskılarla Öz Güven-Sen Sendikası'na geçişini sağlamıştır. Nihayetinde ise Mahmut ARSLAN Öz-İş Sendikası'nın Hak-İş Konfederasyonu'ndan ihracına karar vermiştir”.  

Sendika kasasındaki 55 milyon TL nasıl uçtu?

Arslan ve suç duyurusundaki bir başka şüpheli konumunda bulunan Mehmet Ali Kayabaşı’nın birlikte yürüttükleri bir operasyon iddiası da başvuruda yer alıyor. Buna göre Arslan, konfederasyon üyesi sendikalardan Öz Taşıma-İş Sendikası’nın üzerinde etkinlik kuramamış, bu yüzden bu sendikanın başkanı Mustafa Toruntay’ı bir şekilde başkanlıktan indirerek, yerine Mehmet Ali Kayabaşı’nı getirmiş. Başvuruda, Toruntay’ın başkanlıktan ayrıldığı sırada sendikanın kasasında bulunan 55 milyon TL’nin, Kayabaşı’nın başkanlığa gelmesinden kısa süre sonra eritildiği iddia ediliyor. 

Sendikaları ele geçirme girişimleri 

Sendika başkanını değiştirip kasayı kontrol etme yönündeki bir girişimin Arslan tarafından Öz Maden-İş Sendikası’na yönelik başlatıldığı iddia edilen suç duyurusunda, bu girişimin sonuçsuz kaldığı belirtildi. 

Başvuruda Arslan’ın, Enerji İşçileri Sendikası’nı da önceki örneklerde görüldüğü biçimde kontrol altına alma girişiminde bulunduğu iddia edilerek; “Enerji İşçileri Sendikası'na yönelik girişmiş olduğu ele geçirmeye yönelik kumpas, şantaj, tehdit ve rüşvet mahiyetindeki girişimleri söz konusu olmuştur. Bu eylemlerinde örgüt mensuplarını kullanan Mahmut ARSLAN, Enerji İşçileri Sendikası'nın 2. Olağanüstü Genel Kurulu'nda delegelerin ele geçirilmesi amacıyla faaliyet yürütmüş, delegelere rüşvet dağıtılarak iradelerinin satın alınması yoluyla genel başkanlık koltuğuna tahakkümü altına alabileceği bir ismin getirilmesini amaçlamıştır. Bu faaliyetleri kapsamında örgüt üyesi Mehmet Ali Kayabaşı kendi sendikası olan Öz Taşıma-İş Sendikası genel merkezinde toplantılar düzenlemiş, müvekkil sendikanın delegelerine ulaşılabilmesi adına bir diğer şüpheli olan Hamdi Abdullah KOÇOĞLU'na talimat verilerek çalışmalara katılması sağlanmıştır” deniyor.

“Aidatı sopa gibi kullanıyor”

HAK-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan’a yönelik birçok suçlamanın bulunduğu başvuruda, Arslan’ın, kontrol edebildiği sendikaların üyelik aidat borçlarını talep etmediği, ancak kontrol altına alamadığı, kendisine muhalif konumdaki sendikalara yönelikse aidat borçlarını bir sopa aracı olarak kullanıp, “cebr-i icra” yoluyla aldığı, böylece görev ve yetkisini kötüye kullandığı savunuluyor.

Belgeler tahrif edilerek mahkeme yanıltıldı

HAK-İŞ bünyesinde bulunan ve Arslan’ın kendi sendikası olan Hizmet-İş Sendikası’nda 2013 yılında ortaya çıkan ve o günün değerleriyle 20 milyon liralık yolsuzlukla ilgili davanın akamete uğratılmaya çalışıldığı da iddialar arasında. Suç duyurusunda, Ankara 19. İş Mahkemesi’nde halen süren davayla ilgili olarak da; “…yargılamanın akamete uğratılması, yargılamanın uzun sürmesi maksadıyla mahkemenin konuya ilişkin istemiş olduğu evrak, bilgi, belge ve kayıtlar tahrif edilerek, konuyla ilgili ilgisiz sendika bünyesindeki tüm evraklar kötü niyetli bir şekilde mahkemeye sunularak etkin yargılama yapılmasının maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasının önüne geçilmiştir” deniyor.

Ev sahibi olalım derken borçlu çıktılar!

Arslan’a yöneltilen diğer bir suçlama ise Hakkent Yapı Kooperatifi ile ilgili iddialardan oluşuyor. Sınırlı Sorumlu Hakkent Konut Yapı Kooperatifi’nin, konfederasyona gelir sağlamak amacıyla Arslan talimatlarıyla kurulmuş bir kooperatif olduğundan bahsedilerek şu sözlere yer veriliyor: “Mahmut ARSLAN Kooperatif kurulduğunda, Hak-İş Konfederasyonu bünyesindeki sendikaların yöneticilerinin kooperatifin yönetim ve denetim kurulu asil ve yedek üyeliklerinde yer almasını sağlamıştır. 2016 yılında kooperatif katılım bedeli o günün değeriyle 51.000TL'dir. Mahmut ARSLAN sahip olduğu örgütsel imtiyaz kapsamında söz konusu bedeli ödemeksizin kooperatifin ortaklık hissesine sahip olmuştur. Yaklaşık 720 üye kaydeden kooperatifin kurulduğu günden bugüne dek üyelerinin katılım amaçlarına uygun bir girişimde bulunmadığı bir gerçekliktir. Kooperatifin amacında yer alan 7000 konutun inşa edileceği imara uygun bir arsa temin edilmemiş, yapıma başlanmamıştır. Bunun aksine üyelere sunulan ödeme şeklinde 15.000 TL'si peşin, kalan 36.000 TL'si de 36 ay vade ile senede bağlanarak üyeler borçlandırılmıştır. Teminat senedi olarak alınan senetler amacına uygun kullanılmayıp, ciro edilmek suretiyle ticari faaliyetlere konu edilmiş, kooperatifin amacına uygun faaliyet göstermemesi nedeniyle hiçbir menfaat elde edemeyen üyeler senetlerin cirolanarak piyasaya sürülmesi karşılığında piyasaya borçlandırılmıştır. Üyelik ödemelerini gerçekleştiren 720 vatandaştan 2016 yılının değeriyle 36.720.000 TL'lik örgüt geliri sağlanmıştır”. 

Deprem için onlarca milyon toplandı fakat…

İddialar bu kadarla sınırlı değil. Başvuruda, Türkiye’yi sarsan 6 Şubat depremleriyle ilgili olarak da Arslan’a yönelik suçlamalar bulunuyor.  

Yıkıcı depremin ertesi günü, 7 Şubat 2023 tarihinde Hak-İş Konfederasyonu Başkanlar Kurulu’nun olağanüstü gündemle toplantıya çağrıldığı ve afet bölgesine yardım yapılması noktasında karar alındığı belirtilen suç duyurusunda, üye sendikaların başkanlarından gelen AFAD üzerinden yardım yapma teklifi, Mahmut Arslan tarafından; “AFAD'a güven olmaz, biz kendi hesaplarımızda toplayıp bölgeye iletiriz” şeklinde cevaplandırıldığı, bu cevabın toplantı kayıtlarında mevcut olduğu belirtildi. 

Depremzedelere yardım için Hak-İş hesaplarında toplanan on milyonlarca liralık bağıştan yalnızca sembolik bir rakamın nakdi olarak afet bölgesine gönderildiği, geri kalan bağışların aynileştirilmek suretiyle afet bölgesine gönderildiği iddia ediliyor. Mahmut Arslan’ın ve kurduğu iddia edilen suç örgütünün bu aynileştirme aşamasında örgütün gelir elde etmesi amacıyla temin edilen yardım malzemelerinin afaki tutarlardaki faturalara yansıtılması şeklinde gerçekleştirildiği öne sürülüyor.

Kara para da mı aklıyor?

Hak İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’a yönelik diğer bir suçlama ise “Sendikaları ele geçirmek suretiyle sendikaların kasalarındaki paraları örgüttün himayesine geçirmek, Hizmet-İş yolsuzluğundaki 2013 yılının rakamıyla 20.000.000TL'lik yolsuzluktan gelen paranın örgütün himayesine geçirmek, Hak Kent Kooperatifi yolsuzluğundan ele geçirilen 2016 yılının rakamıyla 36.720.000TL'nin örgütün himayesine geçirilmesi noktasında da izledikleri yol ise naylon fatura olarak tabir edilen sahte faturalara yönelik ödemeler şeklinde kara paranın aklanması metodudur” şeklinde suç duyurusunda yer alıyor.

Sahte fatura iddiası

Suç duyurusunda Arslan’ın sahte faturalarla konfederasyonu ve sendikaları zarara uğrattığı iddiasına da yer veriliyor ve şöyle deniyor: “Yıllardır Hak-İş Konfederasyonu ve Mahmut Arslan tahakkümünde bulunan sendikaların her türlü organizasyon işleri yalnızca bir firma üzerinden yürütüldüğü, bunun yanısıra alınmayan danışmanlık hizmetleri kapsamında faturalar temin edilerek ödemeler çıkıldığı, sürekli aynı isimlerin katıldığı eğitim programları kapsamında sahte faturalar temin edilerek Mahmut Arslan ve suç örgütünün elde etmiş olduğu suçtan kaynaklı gelirler aklanmaktadır. Tüm bu olgu ve hususlar MASAK incelemesinde açıkça ortaya çıkacaktır”.

Yasa tasarısını destekleme karşılığında üyeliği engelledi!

Arslan hakkındaki suçlamalardan biri, HAK-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın, Enerji İşçileri Sendikası’nın konfederasyona katılmasını, rakip sendikanın başkanına söz verdiği için engellediği yönünde. 

Suç duyurusundaki iddiaya göre, 2013 yılında kurulan Enerji İşçileri Sendikası, HAK-İŞ Konfederasyonu’na katılmak için aynı yıl başvuruda bulundu. Ancak başvuru sürüncemede bırakılıp onay verilmedi. Yıllar sonra ortaya çıkan bilgi, belge ve tanık anlatımları, bu bekletmenin nedenini gün yüzüne çıkardı. 

Suç duyurusunda bu olayın devamı şu şekilde anlatılıyor: “Mahmut Arslan'ın müvekkil Enerji İşçileri Sendikası'nın Hak-İş Konfederasyonu'na katılma talebi karşısındaki olumsuz yaklaşımının sebebi, rakip konfederasyon olan TÜRK-İŞ Konfederasyonu'nun o dönem genel başkanı olan ve aynı zamanda müvekkil sendikanın da rakibi olan TES-İŞ Sendikası'nın genel başkanı olan Mustafa KUMLU'ya vermiş olduğu söz, aralarında yapmış oldukları centilmenlik anlaşması olduğudur. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun kanunlaşma safhasında TÜRK-İŞ Konfederasyonu'nun bahsi geçen kanun teklifine olumlu görüş vermesi karşılığında, HAK-İŞ Konfederasyonu bünyesinde enerji iş kolunda sendika kurdurmayacağı, kurulmuş bir sendikayı konfederasyon bünyesine dahil etmeyeceği sözü Mahmut ARSLAN tarafından Mustafa KUMLU'ya teminat olarak verilmiştir. İşte bu hukuksuz sözleşmenin etkisi olarak Mahmut ARSLAN tarafından müvekkil sendikanın HAK-İŞ Konfederasyonu'na katılması engellenmiştir… Mustafa KUMLU'nun TÜRK-İŞ Konfederasyonu genel başkanlığından ayrılması üzerine şüpheli Mahmut ARSLAN'ın tutması gereken bir söz kalmadığı için müvekkil sendikanın 2014 Haziran'ında HAK-İŞ Konfederasyonu'na katılmasına onay vermiştir”.

Bu engellenmenin Enerji İşçileri Sendikası’nı yetkili sendika olma başta olmak üzere, sendikal hak ve özgürlükler bakımından birçok zarara uğrattığı belirtiliyor.

Editör: Elif Erbay