Aydında temel atma töreninde konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bugün para dilenen bir iktidar düşünün. Bir gidersiniz Araplara, 'Acaba bize 5-10 dolar para verirler mi?', bir gidersiniz IMF'nin kapısına 'Acaba bize para verirler mi?'" ifadelerini kullanarak iktidarı eleştirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;
* 8 yıl sonra Kayseri'den kalkan ilk uçak Ankara'ya inmiştir. Etimesgut'ta uçak motorları fabrikası kurulmuştur. Sonra Eskişehir'de ikinci bir uçak fabrikası kurulmuştur. 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisi de Türkiye'dir. Kaçımızın bunlardan haberi var? Kaçımız bunları biliyoruz? Bugün para dilenen bir iktidar düşünün. Bir gidersiniz Araplara, 'Acaba bize 5-10 dolar para verirler mi?', bir gidersiniz IMF'nin kapısına 'Acaba bize para verirler mi?' Türkiye Cumhuriyeti devleti, Mustafa Kemal'in ilkeleriyle yola çıktığı takdirde hiçbir gücün, hiçbir emperyal gücün önünde diz çökmez ve diz çökmemiştir."
* Türkiye'de Suudi Arabistan Konsolosluğu basılır, bir gazeteci öldürülür, öldüren kişiler ellerini kollarını sallayarak Türkiye'yi terk ederler ve daha sonra siz kalkarsınız o davayı da Suudi Arabistan'a gönderirsiniz, 'Benim ve hakimlerim bakmayacak siz bakın' diye. Bu emperyal güçlerin, parası olan güçlerin, bir ülkenin iradesini teslim almaları demektir. Biz kendi irademizi, kendi bayrağımızı hiç kimseye teslim etmedik, etmeyeceğiz de.
* Birileri 117 milyar lira faiz alacak, bir kuruş vergi ödemeyecek ama bu ülkenin insanı gidip ekmek alırken vergi ödeyecek. Bu adalet midir? Bu hak mıdır? Anayasa ne diyor? Anayasa diyor ki, 'herkes mali gücüne göre vergi öder'. 117 milyar lira faiz elde edenler bir kuruş vergi vermezler ama buradaki esnaf vergi vermezse maliye gelir boynuna biner, 'Niye paramı ödemiyorsun' diye. Bu mudur adalet?
* Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Cumhuriyet Halk Partililerin iki kırmızı çizgisi var. Bir vatan iki bayrak. Vatan ve bayrağımız üzerinde yemin ettik, vatana ve bayrağa kim sahipse kim sadıksa her zaman onların yanında olduk. Hiçbir zaman ayrım yapmadık. Hiç kimsenin kimliğini sorgulamadık. Hiç kimsenin inancını sorgulamadık. Hiç kimsenin yaşam tarzını sorgulamadık. 'Çocuğun işi var mıdır, yok mudur?', 'Üniversiteyi, bitirdi ne olacak?', 'Acaba şehirlerde bir park var mı?', 'İnsanlar bu kentte huzur içinde yaşıyorlar mı?' Biz buna bakıyorduk ve bakmaya da devam edeceğiz."