Sağlıklı yaşlanma ve kanser gibi ölümcül hastalıklardan korunma konusunda takviyelerin rolü, pek çok insanın dikkatini çekiyor. Ancak hangi takviyelerin doğru olduğu konusu karmaşık bir hal alabilir. Kanser araştırmacısı ve diyetisyen Cynthia Thomson'un çalışmalarına dayanarak, hangi faktörlerin kritik olduğunu gözden geçirelim.

Öncelikle, Thomson'un belirttiği gibi, besin alımının kanser riskinin önemli bir kısmını belirlediği unutulmamalıdır. Yani, sağlıklı yaşlanma ve kanser riskini azaltma hedefi için tek başına takviyeler yeterli değil. Ancak, Thomson'un araştırmalarına göre, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri, özellikle menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda kansere bağlı ölümleri azaltmada önemli bir rol oynayabilir.

Thomson'un araştırmasına göre, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri almanın faydaları olduğu gibi, birtakım riskleri de beraberinde getiriyor. Örneğin, kalsiyum takviyeleri kalp hastalığı gibi kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini artırıyor. Bu nedenle, takviyelerin alınmadan önce doktor gözetiminde ve kişinin ihtiyaçlarına göre değerlendirilmesi önemlidir.

Thomson'un önerdiği gibi, takviyelerin alınmadan önce dikkate alınması gereken bazı faktörler vardır:

Kan testi sonuçları: D vitamini düzeylerinin belirlenmesi önemlidir. Düşük D vitamini seviyeleri takviyelerin gerekliliğini gösterebilir.

Beslenme alışkanlıkları: Beslenmeden yeterli kalsiyum alınıp alınmadığı da değerlendirilmelidir. Özellikle vegan veya etten kaçınan kişilerin kalsiyum ihtiyacını karşılayıp karşılamadığı önemlidir.

Kişisel sağlık geçmişi: Önceden geçirilmiş hastalıklar veya genetik yatkınlıklar da takviyelerin seçiminde etkilidir. Örneğin, geçmişte kolorektal kanser geçirmiş biri, kalsiyum takviyesi alırken daha dikkatli olmalı.

Sonuç olarak, takviyelerin tek başına bir çözüm olmadığını hatırlamak gerekir. Sağlıklı yaşlanma ve kanser riskini azaltmak için öncelikle dengeli ve çeşitli bir beslenme modeli benimsemek önemlidir. Takviyeler, beslenmedeki eksiklikleri gidermek için kullanılmalı ve kişinin sağlık durumu ve ihtiyaçlarına göre değerlendirilmelidir. Herkes için tek bir takviye önerisi olmadığını unutmayarak, kişiye özel bir yaklaşım benimsenmelidir.