Türkiye’de yargı kurumları dışında televizyon ekranlarında reyting uğruna yapılan gündüz kuşağı programları çok tartışılmıştı. “Yetkililer üzerinde kamuoyu baskısı oluşturma” amaçlı yapıldığı öne sürülen programların halk arasında ‘toplumsal çatışma’nın fitilini ateşlediği belirtiliyordu.

Özellikle bazı sosyal medya sayfaları ise mahkum yakınlarından aldıkları görüntülerle kamuoyu algısını yeniden şekillendiriyor. Cinayet, gasp, hırsızlık ve hatta taciz suçlarından dolayı cezaevinde bulunan tutukluları topluma ‘kader mahkûmu’ sıfatıyla yeniden sunuyor. Çeşitli video ve müziklerle de süslenen bu algı, tutukluların masum olduğu imajını çiziyor.

THTM 3. Genel Kurulu toplandı: “NATO’ya karşı mücadele sürecek” THTM 3. Genel Kurulu toplandı: “NATO’ya karşı mücadele sürecek”

Devlete kasteden FETÖ imamını ‘dramatize’ ediyorlar

Örneğin 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminde rol oynayan sivil imamlardan Kemal Batmaz’ın hücresinde cezaevi kuralları dışında yaptığı davranış ‘insanlık dramı’ şeklinde sunuluyor. Görüntüyü izleyenler infaz koruma memurlarını ‘gaddarlıkla’ suçluyor. Söz konusu mahkûmun 15 Temmuz gecesi 248 vatandaşın katili olduğunu kimse bilmiyor.

Cezaevinden ideolojik mesajlar

Mahkûmların ısmarlama görüntülerini sayfalarına taşıyan hesaplar, aslında ideolojik propaganda aygıtı görevini de üstleniyor. Siyasi sembollerden tehdit savurmalara kadar hemen her türlü mesaj bu hesaplar üzerinden veriliyor.

Öyle ki bazı paylaşımlarda mahkûmlar ellerinde baltalarla ‘birilerine’ mesaj gönderiyor.

Furkancılar yapılanmasının lideri Alparslan Kuytul’un cezaevinde annesiyle yaptığı telefon konuşması bile tek başına bir propaganda örneği için yeterli fikir sağlıyor.

Yaptırımdan korkmamaya teşvik

Yapılan paylaşımlar, işlenen suçların yaptırımlarının bir kez daha sorgulanmasına yol açıyor. Kullanıcılar, işledikleri suçlardan pişmanlık duymayan mahkûmları gördükçe yaptırımların işe yaramadığı fikrine kapılıyor. Kendilerine ayrı bir dünya yaratan ancak toplumdan da tam anlamıyla izole olamayan suçluların ıslah olmaması ise ciddiyetle üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak göze çarpıyor.

Editör: Ömer Göyce