ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

Samimi Haber’in ilk defa tüzüğünü yayınladığı Anahtar Parti’nin (A Parti) programı partinin internet sitesinde de yayınlandı. A Parti’nin politikalarının, siyasi yol haritaları ve söylemlerinin belirlendiği program 80 sayfadan oluşuyor. İktidar olmaları halinde yapılacaklar 19 başlıkta açıklanıyor.

Programda Türkiye’nin temel sorunu olarak israf ekonomisi, yüksek enflasyon, gelir adaletsizliği ve derinleştirilmiş yoksulluk gösterildi. Bu kapsamda “Ekonominin düzeltilmesi, gelir adaletsizliğinin giderilmesi, hakça bölüşülmesi ve israf edilmeden harcanması için devletin başta kendi disiplinini sağlamasının ne denli önemli olduğunun farkındayız” denilerek yapılacakların en başına Devlet Planlama Teşkilatı’nın yeniden kurulması eklenmiş.

Varlık Fonu kaldırılacak

Programdaki dikkat çeken ifadelerden birisi de devletin ekonomik hayata müdahalesinin sınırlandırılması oldu. Programda düzenleme, denetleme, yönlendirme ve teşvik etme dışında, rekabet ortamını ve serbest piyasa ekonomisinin işleyişini bozacak şekilde ekonomik hayata devletin müdahalesinin sınırlı tutulacağı belirtilmiş.

A Parti programında iktidara gelmeleri halinde ekonomide yapacakları arasında, kamuoyunda tepkilere neden olan Türkiye Varlık Fonu'nun kaldırılacaklarını ilan ediyor. A Parti’nin ekonomide gerçekleştirmeyi vadettiği adımlar şu şekilde:

“Ekonomide dışa bağımlılığı azaltma, yeni yatırım ortamları yaratma, nitelikli, sürdürülebilir büyüme, dış yatırımların artırılması, bölgesel ve yerel kalkınmayı teşvik ederek bölgeler arası farklılıkları azaltmak, vergi adaletsizliğini sağlayıp kayıt dışılığı azaltmak, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, gelir adaletsizliğini kaldırıp yoksulluğun ortadan kaldırılması, enflasyonla mücadele Merkez Bankası’nın bağımsızlığının korunması, bütçe dengesinin sağlanması, dolarizasyonu azaltıp liralaşmayı teşvik etmek, Türkiye Varlık Fonu’nun kaldırılması, kamuda israfın önlenmesi ve ödenek üstü harcalamalara son verilmesi.”

Gch Y6 G X A A A Olu W

AB ile yapılan göç anlaşması iptal edilecek

A Parti, parti programında, kamuoyunda çokça tartışılan düzensiz göç sorununu, ‘Bugünün krizi, yarının milli güvenlik sorunu’ ifadesiyle tanımlıyor. Bölgede en çok Türkiye’nin etkilendiği belirtilen sorunla ilgili “Kısa vadeli siyasi mülahazalar, al-ver dengesi içerisinde değil yapısal değişiklikleri cesaretle ele alabilecek orta-uzun vadeli planlamaları ortaya koyacak bir irade/söylem/ eylem kararlılığı içinde olunmalıdır. Gelen göçmen sayısının fazlalığı, kültürel ve toplumsal farklılıklar ile tarihsel gerçekler ve zorunluluklar, entegrasyon ve yerleştirmeyi olanaksız hale getirmektedir.” Deniliyor.

Düzensiz göç sorunuyla ilgili hem Türk milleti hem Suriyeliler için en makul ve insani çözüm olarak geri dönüş belirlenmiş. 4 yıllık süreyi kapsayan bu geri dönüşün yol haritası şu şekilde belirtilmiş:

“Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Antlaşmadan çekileceğiz. Ülkemize bir tane bile yeni düzensiz göçmenin girmesine müsaade etmeyeceğiz.

Dört yıllık bu süre içerisinde tersine entegrasyonu sağlayacak düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Suriye içerisinde tesis edilen güvenli bölge öncelikli olmak üzere 2011’deki Suriye içerisindeki demografik dağılımı da göz önünde bulundurarak Suriyelilerin ülkelerine dönmelerini sağlayacağız. Dönüş göçü çerçevesinde, geri dönen göçmenlerin menşe ülkelerinin ekonomik sistemine yeniden entegre olmalarını ve kendi geçimlerini sağlama yetkinliğine ulaşmalarını hedeflemekteyiz. Suriyelilerin Türkiye’de kazandıkları bilgi ve deneyimlerin, menşe ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin düzensiz göçmenler için bugüne kadar harcamak zorunda kaldığı kaynakların telafi edilmesi de hedeflerimiz arasındadır. Bu aynı zamanda Suriye’nin yeniden inşasını da temin edecektir. Kayıtlı olan, geçici koruma altında bulunan ancak sigortalı olarak çalışmayanlardan başlanmak üzere öncelikle Suriye resmi sınırları içerisinde yeniden entegrasyona uygun olarak kurulacak ‘geçiş yaşam merkezlerinin’ imar ve iskanında istihdam edeceğiz.

İmar, altyapı ve yeniden inşa işleri Türk şirketleri tarafından gerçekleştirilecektir. Ödemeler Avrupa Birliği fonları ve BM tarafından karşılanmalıdır. Bölgede yapılacak tüm yatırımlar ve harcamalar Türk Lirası ile yapılacaktır. Türk Lirası ve Suriye para birimi bir çıpaya sabitlenecektir. Bölgede uygulanacak asgari ücret düzeyi ve sosyal güvenlik sistemi buna göre belirlenecektir. Göç Bakanlığı kuracağız.”

A Parti, Türk soylular hariç son yıllarda verilen Türk vatandaşlıklarının da tümünün iptal edeceklerini açıkladı:

Bakan Yerlikaya açıkladı: “Kalkan-35” operasyonlarında 981 düzensiz göçmen yakalandı Bakan Yerlikaya açıkladı: “Kalkan-35” operasyonlarında 981 düzensiz göçmen yakalandı

“2011 yılını milat kabul ederek bu tarihten sonra verilen Türk vatandaşlıklarının tümünü, Türk soylular hariç olmak üzere, iptal edeceğiz. 2011 sonrasında gayrimenkul alımı, mevduat hesabı vb. Şekillerde istisnai vatandaşlık kazanmış olanların vatandaşlıklarını da iptal edeceğiz. Türkiye’den vatandaşlık karşılığında tapu/taşınmaz almış olanlara Suriye’de kurulacak yeni bölgelerden taşınmaz verilerek mülkleri hazineye irat kaydedilecektir.”

Dış politikada denge

Programda dış politikada hedef olarak, küresel ve bölgesel meselelerde Türkiye’nin söz sahibi olduğu, kendi kararlarını bağımsız bir şekilde verebilen bir devlet yapısını güçlendirmek belirlendi. Bu kapsamda yapılacaklar arasında KKTC’nin tanınması, Türk Dünyası ile işbirliği ve güç birliğini artırmak, İslam dünyası ve kültür coğrafyasıyla olan tarihsel ve kültürel bağlarını daha da güçlendirerek, bu bağlar üzerinden ekonomik, kültürel ve sosyal işbirliklerini derinleştirmeyi hedeflemek, Türkiye’nin Mavi Vatandaki haklarını savunmak, Fener Rum Ortodoks Kilisesi’nin ekümeniklik iddiasına karşı durmak, enerji politikalarında dışa bağımlılığı azaltmak belirlenmiş.

A Parti dış politikalar denge politikası yürüteceklerini de şu sözlerle açıklıyor:

"Uluslararası arenada ulusal çıkarlarımızı her zaman ön planda tutacağız. Türkiye’nin bağımsız duruşunu güçlendireceğiz. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi milli çıkarlarımız doğrultusunda gözden geçirecek, ulusal çıkarlarımızla örtüşmeyen hiçbir dayatmaya boyun eğmeyeceğiz. Aynı şekilde, ABD ve Rusya ile ilişkilerde de denge politikası izleyerek, Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda bağımsız kararlar alacağız.”

Yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek

Kamu yönetiminde etkin, verimli ve halk odaklı bir dönüşümü gerçekleştirmeyi hedefleyen parti programında mülakatların kaldırılacağı, Bakan yardımcılığı yerine Müsteşarlık geri getirileceği, kamu görevlilerinin tarafsızlığının sağlanacağı vurgulanıyor.

Kamu idare rejiminin yeniden yapılandırılması maddesi altında “Kamu yönetiminde şeffaflık, hesap verebilirlik ve verimlilik ilkeleri esas alınarak, merkezi idarenin

etkinliği artırılacaktır. Her düzeyde kamu görevlisinin halkın hizmetinde olduğunu bilerek, topluma karşı sorumlu olduğu bir yönetim yapısı kuracağız. Aynı zamanda, yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında işbirliği ve uyum artırılacaktır.” Denildi.

Bakanlığa dış değerlendirme

Eğitimde yapılacaklar arasında dikkat çeken Milli Eğitim Bakanlığı’nın dış değerlendirmeye tabi tutulması oldu. Bu politika şu sözlerle duyuruluyor:

“Milli Eğitim Bakanlığının, Üst Kurul’un ve komisyonların faaliyetlerinin; eğitim alanında faaliyet gösteren bilimsel sivil toplum örgütleri, bilimsel düşünce kuruluşları ve eğitim fakültelerince hazırlanacak araştırma raporları ile dış değerlendirmeye tabii tutulmasını sağlayacağız.”

Gc H O0 Y O Wk A A0B K Y

YÖK kaldırılacak

A Parti, Yüksek Öğretim Kurulu’nu (YÖK) kaldıracaklarını da açıkladı. Siyasi etkilerden arındırılması gerektiği belirtilen eğitim konusunda sunulan çözüm önerileri arasında  şu şekilde:

“Bakanlığın hantal yapısının radikal olarak değiştirilmesi, Eğitim Araştırmaları, Politikaları, Akreditasyonu ve Stratejik Planlaması Üst Kurulu ve alt komisyonları kurulacak. Öğretmenliğin saygınlığını artırmayı ve meslek standartlarını belirlemeyi amaçlayan kapsamlı ve yeniden bir ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ hazırlanacak. Ücretli öğretmenlik uygulaması tamamen kaldırılacaktır.

Öğretmenlere yüksek lisans yapmaları durumunda doğrudan uzman öğretmen, doktora yapmaları durumunda ise başöğretmen unvanı verilecek.

Öğretmenlerin yetiştirilmesi ve geliştirilmesi süreci, sadece hizmet içi eğitim programlarıyla sınırlı olan mevcut Öğretmen Akademisi uygulamasından ayrılacak ve bu görev yeniden Eğitim Fakültelerine devredilecektir.

Yükseköğretim Kurulu kaldırılacak ve bu alandaki akreditasyon ve kalite güvence işlevleri Yükseköğretim Kalite Kurulu ile Üniversitelerarası Kurul tarafından yeniden yapılandırılacaktır. Üniversite rektörlerinin atama ile değil seçimle işbaşına gelmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Okullarda ücretsiz beslenme

Okul öncesi eğitim ve ilkokul kademelerinde öğrencilere sabah kahvaltısı ve öğle yemeği olarak iki öğün ücretsiz beslenme imkânı sunulacak. Ortaokul ve lise kademelerinde ise öğle yemeği ücretsiz olarak verilecek. Tarım ve hayvancılık sektörlerinin gelişmiş olduğu illerde, bu sektörlerin ihtiyaçlarına uygun Tarım Liseleri açılacaktır.”

Deprem konusu bağımsızlık meselesi

Türkiye’nin doğal afet gerçeği de programda kendisine yer bulmuş. Programda deprem konusunun bir bağımsızlık konusu olduğuna dikkat çekmiş. Programda şu ifadeler kullanılıyor:

“Büyük depremlerin neden olabileceği ekonomik yıkım, ülkemizi dış borçlanmaya ve uluslararası yardımlara bağımlı hale getirebilir. Depreme dayanıklı yapılaşma, bu tür ekonomik şokları önleyerek ülkemizin finansal bağımsızlığını koruruz. Ayrıca, enerji santralleri, iletişim merkezleri, ulaşım ağları gibi kritik altyapıların depreme dayanıklı olması, ulusal güvenliğimiz ve bağımsızlığımız için hayati önem taşır.

Büyük depremler sonrası oluşabilecek sosyal kargaşa ve siyasi istikrarsızlık, ülkemizi dış müdahalelere açık hale getirebilir. Depreme hazırlıklı olmak, bu tür riskleri minimize ederek sosyal ve siyasi bağımsızlığımızı güvence altına alır.  Depreme dayanıklı yapılaşma sadece bir şehircilik meselesi değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve bağımsızlık meselesidir.”

Başta İstanbul olmak üzere deprem bölgelerinde yaşayan milyonlarca vatandaşı ilgilendiren Kentsel dönüşüm ve yenileme için şu ifadelere yer verilmiş:

“Deprem riski yüksek bölgelerde kapsamlı kentsel dönüşüm projelerini hayata geçireceğiz Bu projeler, sadece binaların yenilenmesini değil, aynı zamanda altyapının güçlendirilmesini, açık alanların ve acil durum toplanma merkezlerinin oluşturulmasını da içerecektir. Oluşacak afetlerde öncelikli olarak okul ve camileri acil toplanma alanları olarak kullanılabilecek şekilde güvenli yapılar haline getireceğiz.

Depreme dayanıklı yapılaşma ve mevcut binaların güçlendirilmesi için özel finansman modelleri ve teşvik mekanizmaları geliştireceğiz. Düşük faizli krediler, vergi indirimleri ve hibe programları gibi araçlarla, bina sahiplerinin ve yatırımcıların depreme karşı önlem almasını teşvik edeceğiz.”

Milli Çip Projesi

A Parti, teknoloji, bilişim ve siber güvenlik başlıklarında hedeflerini yüksek teknolojiye yapılan yatırımların ekonomiye, istihdama ve ihracata katkı yapması olarak belirledi. Yerli siber güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi, siber suçlara yönelik hukuki düzenlemelerin yapılması ve yerli ve milli kriptografik çözümler geliştirmenin yanı sıra, Türkiye’nin yarı iletken ve çip teknolojilerinde dünya ile rekabet edebilmesi için Milli Çip Geliştirme Programını başlatarak, bu alanda güçlü bir vizyon ortaya koyulacağı belirtildi.

HSK 2’ye bölünecek!

Son yıllarda çokça tartışılan yargı sistemi de A Parti programında yerini aldı. Programda yargı sistemiyle ilgili yapılacaklar şu şekilde sıralanmış:

“Yargı sisteminin hızlandırılması ve objektif hale getirilmesi, duruşma sayısının azaltılması, cezasızlık algısının ortadan kaldırılması, adli kolluğun kurulması, avukatların deşil toplama yetkisinin artırılması, Hakim ve Savcılar Kurulu’nun ayrılması, infaz düzenlemelerinin eniden ele alınması.”

Şehir hastanelerine son

Programda, sağlık sisteminin daha etkin, erişilebilir ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için reformların kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor. Programda, halka devasa borç yükü getirdiği savunulan şehir hastaneleri projesine son verileceği, bu yapıların yalnızca ileri tanı ve tedavi hizmetleri sunan 3. basamak merkezler olarak kullanılacağı, ikinci basamağın da yeniden oluşturulup güçlendirileceği savunuluyor. Hekim performans primi sisteminin kaldırılacağı, özel hastanelere denetimlerin güçlendirileceği de programda yer alan diğer maddelerden.

Sendikal haklar

Emekli ve işçi hakları vizyonu başlığı atında ise, emekli maaşlarının insanca yaşam koşullarını karşılayacak seviyeye çıkartılması, emeklilerin sosyal hayata katılımının sağlanması, asgari ücretin  düzenli olarak artırılması ve çalışanların geçim koşullarının gözetilmesi, esnek çalışma saatleri, iş güvencesi ve sosyal haklar gibi işçi refahını artıracak düzenlemeler yapılması yer alıyor.

A Parti sendikal haklar ve özgürlüklerle ilgili de programına şu ifadeleri yerleştirmiş:

“Sendikalar, işçi haklarının korunmasında kilit rol oynamaktadır. Bu nedenle, sendikal özgürlükleri genişletmeyi ve işçi sendikalarının bağımsız hareket edebilmesini garanti altına almayı hedefliyoruz. İşçilerin sendikalara üye olmaları önündeki yasal ve fiili engelleri kaldırarak, sendikal örgütlenmeyi teşvik edeceğiz. Ayrıca, toplu iş sözleşmesi süreçlerinde işçilerin daha güçlü bir temsil mekanizmasına sahip olmalarını sağlayacağız. Sendikalarla işverenler arasında daha etkin bir diyalog ortamı oluşturacak yeni bir işçi-işveren ilişkisi modeli geliştireceğiz.”

Gazeteci Güvence Fonu

Kültür, sanat ve medya vizyonu başlığı altında, her ilde kültür merkezleri oluşturmak, sanatçı geliştirme fonları oluşturmak, geleceğin sanatçıları yetiştirmek hedefe konulmuş. Basın Özgürlüğü konusunda da yapılması planlanan projeler şu şekilde anlatılmış:

“‘Medya Özgürlüğünü Güçlendirme Yasası’ ile basının siyasal baskılardan ve sansürden korunmasını sağlayacak yasal güvence getirilecektir. Medya çalışanlarının özgürce ve bağımsız bir şekilde çalışmalarını sürdürmeleri için Gazeteci Güvence Fonu oluşturulacak, bağımsız gazetecilerin ekonomik zorluklar nedeniyle çalışmalarını bırakmalarının önüne geçilecektir.

“Bağımsız Medya Geliştirme Fonu”: Bu fon, bağımsız medya kuruluşlarının finansal olarak desteklenmesini amaçlayacaktır. Böylece medyanın tekelleşmesi engellenecek, küçük ve bağımsız medya organlarının faaliyetlerini sürdürebilmeleri sağlanacaktır. Özgür ve tarafsız medya, toplumun demokratik bilgi edinme hakkını koruyacaktır. Ayrıca, medya kuruluşlarının dijitalleşme süreçleri hızlandırılarak modern medya altyapısına geçmeleri desteklenecektir.”

Medya ve Kamu Yayıncılığı başlığı altında da “TRT, Anadolu Ajansı ve RTÜK gibi kurumlar yeniden yapılandırılarak şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumsal çeşitliliği temsil etme esaslarına uygun şekilde hizmet vereceklerdir. Medya kuruluşlarının tarafsız habercilik yapabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılacak ve medya çalışanlarına etik eğitimler verilecektir.” denildi.

İmam Hatiplerin eğitim kalitesi artırılacak

Din eğitiminde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumun manevi ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için çalışmalar yapılacağı, Diyanet’in etkin hale getirileceği, İmam Hatip liseleri gibi dini eğitim veren kurumların modern eğitim standartlarıyla uyumlu ve ihtiyaç odaklı hale getirilecek ve bu kurumların eğitim kalitesi artırılacağı, müfredatların güncellenerek, din eğitimine yönelik çağdaş, bilimsel ve özgürlükçü yaklaşımlar benimsenerek gençlerin güncel dünyanın sorunlarına çözüm üretebilecek donanım kazanmalarının sağlanacağı, Üniversitelerdeki İlahiyat fakültelerinin sayısı, ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilerek ve bu fakültelerin daha nitelikli akademik kadrolarla güçlendirileceği belirtilmiş.

Editör: Ercan Küçük