Merkez Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan 18 gün sonra Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan küçük Narin'in ölümüne ilişkin dava, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.

Davanın ilk gününde “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve komşu Nevzat Bahtiyar'ın savunmaları alınmıştı. Ayrıca, davada müşteki konumunda bulunan baba Arif Güran’ın ifadeleri de dinlenmişti.

Mahkeme bugün 8 tanığı dinleyecek

Davanın ikinci gününde, sabah 09.00’da başlayan duruşmada 4 sanık ve toplam 26 tanığın beyanları dinlenerek işlemler tamamlanmıştı. Bugün ise Güran ailesinin avukatlarının talebiyle mahkemeye yeni tanıkların çağrılacağı ve avukatların savunmalarını sunacağı belirtildi.

Sanık ve tanıkların, yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildiği davanın bugünkü oturumu saat 10.00’da başladı.

Üçüncü günden tanık ifadeleri

Narin Güran cinayeti davasının Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması, 3. gününde başladı. Mahkeme heyeti, sanıklar, tanıklar, avukatlar ve izleyiciler salondaki yerini aldı.
Bölgeyi gören ve Arif Güran'ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin güvenlik kameraları, mahkemeye sunulmak üzere hazırlandı. Görüntüler, bugünkü duruşmada izlenecek. Baba Arif Güran, cinayeti aydınlatacak en önemli delilin askeri üs bölgesindeki kameraların olduğunu söylemişti.
Fenalaştığı için hastaneye kaldırılan Narin’in babası Arif Güran da tedavisinin ardından, bugünkü duruşmalara katıldı.

Tanık kendini yalanladı

Duruşmada ifadesi alınan “Tanık Hasan” adlı tanık ile mahkeme başkanı arasında şu konuşmalar geçti: 
Mahkeme Başkanı: O gün ne yapıyordunuz?
Hasan: Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık.
Mahkeme Başkanı: İkindi ezanı okunmuş muydu?
Hasan: Bilmiyorum, okunmuş olabilir.
Mahkeme Başkanı: Nerede görüştünüz?
Hasan: Tarlada.
Mahkeme Başkanı: Neden görüştünüz?
Hasan: Elektrik işleri vardı.
Mahkeme Başkanı: Kim vardı?
Hasan: Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.
Mahkeme Başkanı: Ne yaptınız?
Hasan: Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.
Mahkeme Başkanı: Başka yere gittin mi?
Hasan: Tahmini, 16.00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.
Mahkeme Başkanı: Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz.
Hasan: "..."
Mahkeme Başkanı: Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Hasan: Hayır.
Mahkeme Başkanı: Salim ile nasıl haberleştiniz?
Hasan: Gittiğimiz zaman oradaydı.
Mahkeme Başkanı: Doğaçlama mı gittiniz?
Hasan: Doğrudan gittim.

Tanık, araba meselesini anlattı

Tanık Cahit isimli kişi Nevzat Bahtiyar ve Arif Güran arasındaki araba meselesini anlattı:
Tanık Cahit: Nevzat ile Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Önce Nevzat anlattı, sonra Arif Güran anlattı. Araba Nevzat’a aitti. Nevzat’a para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.
Mahkeme Başkanı: Nevzat, 'yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim' dedi mi?
Tanık Cahit: Salim Güran dedi ki, '10 bin lira ben, 10 bin Arif ödesin, 50 bin Nevzat ödesin' dedi.
Mahkeme Başkanı: Nevzat kabul etti mi?
Tanık Cahit: Önce param yok dedi, sonra kabul etti.
Mahkeme Başkanı: Yani çıkarken, 'ben bu paranın hesabını sorarım' dedi mi?
Tanık Cahit: Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum.
Mahkeme Başkanı: Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim.
Mahkeme Başkanı: Siz neden aile meclisi kurup olaya el attınız?
Tanık Cahit: İkisi de bizim akrabamızdır.
Mahkeme Başkanı: Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?
Tanık Cahit: Evet, Arif Güran çağırdı.
Mahkeme Başkanı: Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?
Tanık Cahit: Yok, katılmadım.
Veysel Subatan, Mahkeme Başkanına “araba” meselesini anlatıyor: 
Arif ve Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim'in evine gittim.
Mahkeme Başkanı: Seni kim çağırdı?
Veysel Subatan: Arif Güran çağırdı.
Mahkeme Başkanı: Tamamdır.

Tanık Veysel Subatan araba olayını anlatıyor

Veysel Subatan: Nevzat'ı çağırdılar, o da geldi. Nevzat’ın verdiği araba çakınlı çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. Arif’e haksızlık yapıyorsun dedik. "80'i gibi ödemezsen mahkemede avukat masrafı daha fazla olacak" dedim. Aranızda anlaşın dedim. Nevzat Bahtiyar yanaşmadı. Ben bu parayı ödemiyorum dedi. Soy isimleri Kaya olan kişileri de çağırdı. Nevzat Bahtiyar kabul etmedi. Ben arabayı satmışım, gitmiş dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da dedi, ‘Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim’. Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Nasıl kabul etti?
Veysel Subatan: Zorla kabul etti gibi.
Mahkeme Başkanı: Normal, Nevzat sizi tehdit etti mi?
Veysel Subatan: Hayır. Biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.
Mahkeme Başkanı: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten. Bu olay ne zaman oldu?
Veysel Subatan: Aşağı yukarı 2 ay var.
Mahkeme Başkanı: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?
Veysel Subatan: Şahit olmadım.

“Nevzat’a bakma, bana bak!”

Tanık Rubbettin Kaya ile mahkeme başkanı arasında şu konuşmalar geçti: 
Rubbettin Kaya: Bizim evimize gelebilir misin dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. Dava nedir dedim. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran Nevzat Bahtiyar kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. 10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek dendi. Nevzat, 'Bizim aramızda dava olmaz' dedi.
Kaya, Nevzat Bahtiyar’a doğru yöneldi: "Doğru mu Nevzat?" dedi.
Mahkeme Başkanı uyardı: "Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma."
Tanık: "Tamam."
Mahkeme Başkanı: "Siz aile meclisinde yapılan toplantılara girdiniz mi?"
Tanık: "Hayır."

Bakanlık avukatı, savcı ve tanık arasındaki konuşma

Duruşmada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ile tanıklardan İbrahim Halil Güran arasında şu konuşmalar geçti: 
Avukat: Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, neden biliyor musunuz?
Tanık İbrahim Halil Güran: Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız.
Savcı: Bakkala gittin mi?
İbrahim Halil Güran: Evet.
Savcı: Bakkal bizzat orada mıydı?
İbrahim Halil Güran: Evet, Sofi oradaydı.
Savcı: Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?
İbrahim Halil Güran: Raporlara bakabilirsiniz.

Zihinsel engelli tanık: Bakkaldan enerji aldık

Duruşmada zihinsel engelli tanık Süleyman Kaya, mahkeme başkanının sorularına şöyle yanıt verdi:
Mahkeme Başkanı: Süleyman nasılsın?
Süleyman Kaya: İyiyim.
Mahkeme Başkanı, Süleyman Kaya'nın yanına giderek, “Rahat ol, heyecan yapma" dedi ve ona su getirdi.
Mahkeme Başkanı: Süleyman biz seninle tanışmak istedik sadece.
Mahkeme Başkanı: Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?
Süleyman Kaya: Gittik.
Mahkeme Başkanı: Ne aldınız?
Süleyman Kaya: Enerji.
Mahkeme Başkanı: Enerji içeceği mi?
Süleyman Kaya: Evet.
Mahkeme Başkanı: Bakkaldaki yaşlı mıydı, genç miydi?
Süleyman Kaya: Yaşlı.

Tanık Muhammet Yakut’un ifadesi

Mahkeme Başkanı: Salim Güran neyin olur?
Muhammet Yakut: Bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Boşver o zaman.
Mahkeme Başkanı: Muhammet niye geldin, hayırdır?
Muhammet Yakut: Tanıklık yapacakmışım dediler.
Mahkeme Başkanı: Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?
Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim dedi.
Diyarbakır Barosu Avukatı: Orada başka kim vardı?
Muhammet Yakut: Muhammet Kaya ve… Kaya.
Diyarbakır Barosu Avukatı: Sohbet ettiniz mi?
Muhammet Yakut: Evet.
Diyarbakır Barosu Avukatı: Ne kadar sürdü?
Muhammet Yakut: 15 dakika falan.
Diyarbakır Barosu Avukatı: Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?
Muhammet Yakut: Muhammet ve Süleyman Kaya.
Diyarbakır Barosu Avukatı: Bir daha o gün görmediniz mi?
Muhammet Yakut: Hayır, görmedim.
Sanık Avukatı dahil oldu, isim hatası olduğunu söyledi.
Nahit Eren: Eve gittiğinde saat kaç olduğunu hatırlıyor musun?
Muhammet Yakut: Hayır.
Nahit Eren: Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var, 200 metre kadar tarif eder misin, 200 metre ne kadar?
Tanık Gösterdi.
Mahkeme Başkanı: "Saat soruldu."
Sanık Avukatı araya girdi: "Zorlama sorular soruluyor".
Nahit Eren devam ediyor:
Nahit Eren: Öğle yemeği yedin mi?
Muhammet Yakut: Evet.
Nahit Eren: Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?
Muhammet Yakut: Hatırlamıyorum, ama 12 buçukta evdeydim.
Sanık Avukatı: Çarpaz sorgu yapılıyor.
Mahkeme Başkanı: Devam edin.

Tanık Abdulsamet Yeşildağ’ın ifadesi

Mahkeme Başkanı: Narinin kaybolduğu gün Hasan Beyle nasıl konuştunuz?
Abdulsamed Yeşildağ: Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.
Mahkeme Başkanı: Ne kadarsa anlaştınız?
Abdulsamed Yeşildağ: 3 bin TL'ye anlaştık.
Mahkeme Başkanı: Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?
Abdulsamed Yeşildağ: Evet.
Mahkeme Başkanı: Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?
Abdulsamed Yeşildağ: 16.00 gibiydi.
Mahkeme Başkanı: Tarlada ne yediniz?
Abdulsamed Yeşildağ: Karpuz yedik.
Mahkeme Başkanı: Menemen de yemişsiniz?
Abdulsamed Yeşildağ: Evet.
Mahkeme Başkanı: Kim kim yediniz? Çocuk var mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: 2 çocuk vardı.
Mahkeme Başkanı: Kız erkek?
Abdulsamed Yeşildağ: Valla bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Ramazan Atasoy orada mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: Çevre.
Mahkeme Başkanı: Babası orada mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: Babası yoktu.
Mahkeme Başkanı: Oradan kaçta ayrıldınız?
Abdulsamed Yeşildağ: 17.40 gibi.
Mahkeme Başkanı: Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?
Abdulsamed Yeşildağ: Çocuk vardı.
Mahkeme Başkanı: Ne yapıyorlardı?
Abdulsamed Yeşildağ: Oyun oynuyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Abdulsamed Yeşildağ: Valla hatırlamıyorum.

Afyonkarahisar'da deprem Afyonkarahisar'da deprem

Narin 6 yaşındaki kardeşinin ifadesi

Narin’in 6 yaşındaki erkek kardeşi E.G. pedagog eşliğinde şu ifadeyi verdi: 
Kayıt izletildikten sonra:
Soru: Odada kim vardı, uyuyordu?
E.G.: Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu.
Soru: Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?
E.G.: Onu bilmiyorum. İlk gelişinde bilmiyorum.
Soru: İkinci gelişinde neden gelmişti?
E.G.: Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan.
Soru: Peki, acele ediyor muydu?
E.G.: Normaldi.

Editör: Elif Erbay