Borsayı alt etmenin mümkün olmadığını herkes bilir ama yine de bunu başarabileceğini düşünür. Piyasaya yeni sürülmüş hisse senetlerinin veya yatırım fonlarının peşinden koşmanın en kesin yolu kişinin kendisini ateşe atması gerektiğini herkes bilir. Buna rağmen her yıl milyonlarca yatırımcı kendisini ateşe atmak için koyun sürüsü misali hareket eder. Çoğu da bir veya iki yıl önce aynı hatayı bir daha yapmamak üzere yemin edenlerdir.
Hayal kurmak, profesyonel yatırımcıya göre değildir. Yatırımcı duygularına hâkim olur, gerçekçi faaliyet planı hazırlar. Mevcut piyasa durumunu analiz ederken, "sübjektif" yönlendirmeleri, planlamasını yaparken hesaba katar.
Başarısız yatırımcılar, mesela borsaya katılıp da başarısız olan yatırımcılar genellikle piyasa eğiliminin "boyunu/dalga büyüklüğünü" bilmedikleri için "genel eğilim treninin" son vagonuna atlarlar. Ancak kısa bir süre sonra piyasa "son vagondakilerin"düşündüklerine ters yönde hareket etmeye başlar. Artık zararın/kaybın büyüklüğü hata yapmış olduklarını kabul etmelerinin zamanlamasına bağlıdır.
Pek çok kişi piyasada olağanüstü başarı kazananların "yöntem ve başarı sırlarını" anlatan kitap, dergi ve konferanslara umut bağlar. Psikolojisi sarsılmış yatırımcı bu tür "sırları" öğrendiğinde hayatının kazancını gerçekleştireceğine inanır. Halbuki piyasada anlatılan olağanüstü kazanç hikâyeleri çoğu kez eksik ve yanıltıcıdır. Hikâyenin bir de bilinmeyeni ama esasen üç beş kişi arasında geçen bir de asıl hikaye vardır. Genellikle de büyük kazançlar maalesef "bilinmeyen" yöntemlerle kazanılır.
Kaybeden yatırımcının meselesi asla yetersiz yatırım değildir. Düşünceleri ile duygularının karışması ile alınan riskli kararlardır. Kararlar gereğinden fazla risk üstlenerek alınırsa ticari taktik ne kadar mükemmel olursa olsun zarar edeceğiniz kesindir.
Mesela borsa yatırımcıları çoğu kere hangi hacimde bir sermaye ile yatırım yapacaklarına karar vermeye çalışırlar. Bu tip yatırımcılar ilk aşamada hesabın güçlü olmasını ve muhtemel zararlarının karşılanabilmesini ön plana alırlar. Böylelikle daha pozisyon almadan bile başarıya değil zarara odaklanırlar.
Açıkçası "yatırım yetersizliği" ve "borsanın gerçek mit"i ile ilgili şehir efsaneleri yatırımcıların kendilerini iki acı gerçekten, disiplinsiz ve kontrolsüz davranıştan kurtarmak için kullandığı avuntulardır.
Gerçekçi yatırımcı-analist herhangi bir mücadeleye girmez, duygularına hâkimdir ve alım satımlara karşı özel bir tutku hissetmez.
Yatırımcı içgüdü - akıl - önsezi kullanarak mevcut piyasa durumunu duygusal-zihinsel - ruhsal olmak üzere üç noktadan anlamaya çalışır.
İçgüdü: Düşünceden doğmayan ve çoğu zaman maddi isteklere bağlı biyolojik davranış kalıplarıdır. Bu açıdan yatırımcının her davranışını onun maddi taleplerini gerçekleştirme isteği olarak da tanımlayabiliriz.
Akıl: Yatırımcının içsel duygularını kontrolde tutabilmesi, etrafında gerçekleşen değişimleri realist bir yaklaşımla analiz becerisinde, karmaşık durumlarda basit ve doğru karar verme yeteneğinde ortaya çıkar.
Önsezi: Gelecekteki bir durum, gelişme ya da hadisenin mantıki düşünce veya idrake bağlı değil, ani oluşan duyum yeteneği sayesinde bilinmesidir.
Finans piyasalarındaki değişimleri daha iyi anlayabilmek için öncelikle insan psikolojisine bakmak gerekir.
İnsanın günlük hayatında duyduğu endişe, panik ya da korku gibi hisler küresel-neoliberal serbest piyasanın sert ve manipülatif şartlarında adeta beyaz kâğıt üzerine dökülen mürekkep gibidir.
Her ferde ait duygular, korku, açgözlülük, umut vs. yüksek tempoya sahip mali piyasalarda, mesela borsa işlemleri esnasında büyük önem taşır.
Zayıf ve kendine çok güvenen, açgözlü ve tembel gibi psikolojik özellikler taşıyan ve bu duyguların hâkim olduğu insanların borsada başarısızlığa uğrayacağı kuvvetle muhtemeldir.
Kendini iyi tanıma ve imkânlarını bilme, içsel duygularına hâkim olma yatırımcıyı iflas etme tehlikesinden kurtarır.
Ekonomi ve finans dünyasında sık sık "sürü davranışı" yani çok sayıda yatırımcının başkalarını gözlemleyerek aynı seçimi yapması, hali tezahür eder. Genellikle bu süreçte "pompala ve boşalt" manipülasyonu kurgulanır. Yani gerçekten bir kâğıdı almak, yalan haber uçurmak ve yüksekten satmak. Biri kazanırken sürü kaybeder.
"BRSN"ye dikkat et. Bu bir "fiyat kalıbı"dır. Yani "söylentilere bakıp almak ve haberlere bakıp satmak" (boy on the rumor and sell on the news) mesela, bir hisse senedinin fiyatının olumlu bir olay öncesinde yükselmesini, olayın gerçekleşmesinden hemen sonra da düşmesini ifade eder. Görünen o ki fiyat kalıbı şuuraltı düzeyindeki pek çok önyargı eğiliminden kaynaklanıyor.
Doğru yatırım yapmaya yönelik kararların en büyük düşmanının duygular, en iyi dostunun ise mantık olduğunu düşünmek doğru değildir. Duygulardan tamamen arınmış saf mantıksal yaklaşım, aklın denetiminden uzak saf duygusal yaklaşım kadar yatırımlarınıza zarar verebilir. Duygularınızı tamamen bastırarak değil, sadece dizginleyerek en iyi sonuçları alabilirsiniz ve nörolojik ekonomi yardımıyla duygu ile mantık arasındaki en doğru dengeyi bulabilirsiniz.