Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Habertürk TV'de açıklamalarda bulundu.

Bakan Özhaseki'nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Ve Saffet Sancaklı MHP'den istifa etti Ve Saffet Sancaklı MHP'den istifa etti

Hiç kimseyi tedirgin etmek istemeyiz. Ancak bazı gerçekliği de mutlaka hem benim söylemem lazım hem de insanların gönlünün rahat olması lazım. Türkiye bulunduğu konum itibariyle Himalaya'lardan Alpler'e uzanan hatta en riskli 5 ülkeden biri. Son 100 yıl içinde 6 ve üzerindeki yıkıcı deprem sayısı tam 226. Senede neredeyse 2 veya 3 tane ya denizlerimizde ya ana karamızın üzerinde 6'nın üzerinde deprem oluyor. Her 1,5 senede bir yıkıcı deprem oluyor. Hepimiz bilelim ki, Türkiye deprem ülkesidir. Bunu tartışmaya bile gerek yok. Deprem her tarafta her an olabilir. Sabah Ankara'daydım, Konya Kulu'da olan depremi hissettim. Halbuki Konya, Niğde, Kayseri o civar çok emin bir bölge olarak gözükür. O halde iken buralarda deprem üreten fayların olduğunu bilmemiz lazım. Türkiye resmen bir deprem ülkesidir. Ama birinci derecede ama ikinci derecede. Ama çok ama az deprem üretiyor. Böyle bir riskimiz var. Üç tane çok net riskli gördüğümüz yerler var.

'TAHMİNİ OLARAK 2030 YILINDA OLABİLİR'

1939'da olan deprem Erzincan'da devam eder, Bolu'da kırılmalar oldu. En son Gölcük depremi olur. Adaların önünde özellikle B segmenti olarak tarif edilen ortalama 400-500 yılda bir kırılan bir hat var. Süre dolmuş gibi gözüküyor. Saniyeler sonra deprem olabilir veya 20 sene sonra olabilir. Hangi tarihte olacağı hususunda net kimse bir şey söyleyemiyor.

Tahmini olarak 2030 yılına kadar burada kırılma olacağını, şiddetinin 7,5'un üzerinde olacağı şeklinde düşünce var. Bu konuda uzmanların söylediğini aktarıyorum. Marmara denizine bakan ilk cephelerde sıkıntı olduğunu rahat söyleyebiliriz. Arkalar biraz daha emin gibi gözükebilir. Ancak Marmara denizine bakan cephelerde 99'dan sonra yönetmeliklere uygun olarak yapılmış binaların hiçbirisinin etkileneceğini düşünmüyorum.

İSTANBUL'DAKİ RİSKLİ BİNA SAYISI

"İstanbul'da bırakın deprem olmasını, güçlü rüzgarla yıkılacak binalar var. İstanbul'da 600 bina çok riskli. Her sokakta bir binanın yıkılması demek trafiğin durması gerek. Bu altyapının kesilmesi manasına gelir. Mecburen doğalgazı kesersiniz, elektrikler yenmez, su akmayabilir. Kanalizasyonlar tıkanmış olur. Suyun akmadığı, elektriklerin olmadığı, doğalgazın çalışmadığı ortamda bir şehri hayal edin. Ne çıkar karışınıza? İnsanların enkazdan çıkarılma işi o kadar zor ki, binaları yapmaktan daha kolay."