Akşener'in cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

"Gazi meclisimizin çatısı altında yine birlikteyiz. Milletini özünden çok sevenlere selam olsun. Hakk'ı nefisten üstün görenlere selam olsun.

"SİNAN ATEŞİ UNUTMADIK"

Başkentin göbeğinde bir Sinan Ateş'e kıyılmasının üzerinden 278 gün geçti. Onlar ilk günden beri Sinan Başkanı unutturmaya çalıştı ama ailesi onu unutmadı. Ve bizler Sinan Ateş' unutmadık. Kimsenin unutmasına unutturmasına asla izin vermeyeceğiz.

Arsızlar güçlü diye haklı olmayacak. Katiller güçlü diye özgür kalmayacak. Gerçekler ortaya çıkana kadar bu cinayetin peşinde olacağız.

AK Parti bugüne kadarki siyasi varlığını mutlaka ötekiler yaratarak korumuştuk. Bölünmüş bir millet üzerinden konforlu bir siyaset kurmuştur. Kimsesizlerin kimi olmak için siyasete girmesine rağmen, bir tarafta yeni mağdurlar üretmiş, diğer tarafta kendi mağrurlarını türetmiştir.

"27 MAYIS 2013 AK PARTİ İÇİN TRAVMADIR"

İşte bu yüzden 27 Mayıs 2013 tarihi AK Parti için bir travmadır. Gezi Parkı'nda halkın birleştiğini görmek, onlar için bir travmadır. Ülkücüsünden solcusuna, gençlerimizin o dönem rejime karşı sergilediği asil duruşu bir türlü hazmedemediler. Gezi AK Parti için öyle bir travma ki hala intikam almaya çalışıyorlar. 'Sakın ola bir kez daha birleşmeyin' demeye çalışıyorlar.

O yüzden geçtiğimiz hafta Gezi Parkı davasından çıkan sonuçta bunun göstergesidir. Ülkemizdeki yargı rezaletleri bir seri haline geldi. Bunun bedelini beraber ödüyoruz. Biliyorsunuz gazeteci gençlerimiz tam 12 gündür tutuklu. Neden? Sığınmacıları haber yaptıkları için. İşine gelenleri tutuklamak tam da AK Parti'nin zihniyetine yakışır bir tutumdur.

Kendi beceriksizliklerini örtmek için yargıyı bir alet haline getiremezsiniz. Gazeteci gençlerimiz tutuklandıkları ilk gün saçları kazınmış. Bir yanda hiçbir suçu olmayan evlatlarımız, terörist suçu görüyor.

Türk olmaktan gurur duyanlar saldırıların hedefi oluyor. Hiç mi utanmıyorsunuz? Türkiye için trajedileri bir olağan haline çevirdiniz. Milletimize hesap veremiyorsunuz.

Ceketlerin, kola kutularının millete seçenek olarak sunulduğu dayatma siyasetini reddediyoruz. Popülist siyaseti reddediyoruz. Çıkarcı siyaseti reddediyoruz. İttifak siyasetini reddediyoruz. Bu milletin bir kısmı 'çapulcu' diye suçlanıyor, bir kısmı 'cahil' diye suçlanıyor.

"MİLLETİMİZİN AYAĞINA GİDECEĞİZ"

Zengin, güçlü ve mutlu bir Türkiye nasıl inşa edilir göstermeye geliyoruz. Aslında biz en iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edeceğiz. Kapı kapı gezip, milletimizin ayağına gideceğiz.

Milletimize bahaneler değil, çözümlerimizi anlatacağız. Milletimizin gerçek gündemini konuşacağız. Bugün de milletin sesini yine tek başına duyuracağız. Söz bela olacağım. Bize bu yolda dört bir yandan saldıranlar olacak, oluyor. Kiralık kalemler hep bizi yazacak. Kirli eller hep bizi işaret edecek, ediyor.

Bizi bu taraf dövüyor, bu taraf dövüyor ama alışkınız. 28 Şubat'ın olduğu dönemde zayıfın karşısında güçlünün karşısında olmuştum. Benim için, 'Kara kadın, sıska Akşener, tahıl yemekten kafası kocaman bir koyun tüccarının karısı olmaya layık, balkondan halı silkeleyen, buna layık... Bu kadın nasıl İçişleri Bakanı olur' denildi. Bugün aynı dili başka şekillerde görüyorum.

Bugün de 'Kadınların kabul günlerinden çıkıp konuşan bir kadın' diyorlar. Ben köyden çıkıp gelen bir kadınım. Sınavlar kazandık o sınavlar objektifti. Vali kızıyla, genel müdür kızıyla, çocuk esirgemede kalan bir kızla aynı sınıfta okudu Meral. Bu ülkenin ilk kadın İçişleri Bakanı ve bir partinin genel başkanıyım. Biz kadınlar olarak sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz.

Türkiye'de kendini solcu diye tarif eden pek çok gazetecimsi, zamanında gücün elini öpmüştür. Son bunlar bir kadını tahkir eder. Neyin üzerinden eder? Bir kabul gününün üzerinden tahkir eder. 15 yıl boyunca öğrencilerime o kabul günlerinden öğrendiğim yardımlaşma üzerinden onlara yardım ettim.

Eminim 'Manifesto'yu da okumamışlardır. Biz o oyunu vallahi bozacağız, billahi bozacağız. 22 yıldır kazananın ve kaybedenin değişmediği kirli bir çark varsa biz o çarka çomak sokarız. Her gecenin gündüzü vardır. Tuttuğumuz yol, Hakk yoludur. Ey millet yaşa.

Geçtiğimiz pazar günü büyük bir endişeyle uyandık. İçişleri Bakanlığı'nın önünde hain bir terör saldırısıyla uyandık. Yaralanan polislerimize acil şifalar diliyorum. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da milletimiz adına teşekkür ediyorum. Emniyet teşkilatımızın yürüttüğü başarılı operasyonlar, sayın bakanımızla birlikte yürüyor.

Artık kendi kendini tüketen bir cadı kazanına dönüşen yerde Mehmet Şimşek'i, Ali Yerlikaya'yı hedef alanlar yarın kimi hedef alacak? Acaba Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidanı mı hedef alacaklar?

Hakikat konuşulmadığı zaman hakikatliğini yitirmiyor. Milletimizin derdi hala işsizlik, kaynamayan tencere, emekliler, ev kiraları, ödenemeyen faturalar, gelmek bilmeyen az sonları...

"TÜİK İLK DEFA CÖMERT DAVRANMIŞ"

TÜİK, ilk defa cömert dayanarak geçtiğimiz ay ENAG gibi kurumlara yakın bir rakam açıkladı. Dünyanın ilk 10'unun içine giremedik ama dünyanın en büyük enflasyonuna sahip ilk 10 ülke arasına girmeyi başardık. Emeği geçen iktidar sahiplerine başarılar diliyorum.

"EKONOMİNİN EN BÜYÜK YAPISAL SORUNU ERDOĞAN'IN TA KENDİSİ"

Ekonominin en büyük yapısal sorunu Erdoğan'ın ta kendisi. Geçtiğimiz hafta OPV açıklandı. Ama plandan ziyade bu bir temennidir. Türkiye'nin ihtiyacı olan yapısal reformlar yok. Bu 19. plan oldu. Peki diğer 18'i tuttu mu? Hayır tutmadı. İktidar ekonomi de dün ne dediyse bugün tam tersini yapıyor.

"ENFLASYONU PATLATTILAR"

Bir yabancı kuruluş, 'Türkiye'ye sıcak para gelebilir' dedi diye sevinç çığlıkları atıyorlar. 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' diyenler enflasyonu patlattılar. Bugün ise yaptıkları rekor faiz artırımlarıyla işsizlik milletimizi eziyor.

Enkaz o kadar büyük ki sadece ekonomi politikaları marifetiyle Türkiye'yi hak ettiği yere getirmemiz imkansız. Ne alırsak alalım bir daha aynı ürünü aynı fiyata alamıyoruz. Kaliteli gıdaya erişim sorunu yaşıyoruz. Bu 'çocuklarımız beslenemiyor' demek. Bugün Ankara'da açlık sınırı 13 bin 334 lira, olurken yoksulluk sınırı ise 43 bin 433 lira. Emekli maaşı 7 bin 500, asgari ücret 11 bin 402 lira. Açlık çekmesin diye artı 2 bin lira daha kazanması lazım.

KİRA SORUNU 

Biz gidilen bu yolun yol olmadığını her seferinde anlattık, çözüm yolları da önerdik ama dinlemediler. Eğitimi ticarete dönüştüren bir garip şekilde yönetiliyoruz. Barınma krizi de tüm şiddetiyle devam ediyor. 'Ev almak zor' derken, el kiralamak bile zorlaştı. Ne ev sahipleri memnun, ne de kiracılar. Konut fiyat artışı yüzde 95.

Vatandaşlarımız acil bir çözüm bekliyor. İktidar ise, 'Çözeceğiz' diyor. Ama nasıl çözeceklerini bilmiyorlar. Çünkü inşaat sektörü üzerinden kurdukları rant sistemi izin vermiyor. İvedilikle yabancılara konut satışlarını durdurun, altı aydan fazla boş duran konuta ek vergi getirin. Bir an önce uygun fiyatlı konut programı başlatın.

"81 İLDE KENDİ ADAYIMIZLA MİLLETİMİZİN KARŞISINA ÇIKACAĞIZ"

İYİ Parti olarak çetin bir yola çıkıyoruz, hazır mısınız? İktidardan muhalefete kaybettikleri güveni bizde bulacaklar. Nefsi, kibri onlara bıraktık. Milletin ve Hakk'ın yanındayız. Nasıl ki 25 Ekim 2017'de çıktığımız bu kutlu yolda tüm engelleri, iftiraları, baskıları tek başımıza göğüslediysek bugünden sonra da tek başımıza olacağız. Önümüzdeki yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla hür ve müstakil siyasetimizle tek başımıza aziz milletimizin karşısına çıkacağız.